Eser Sıra Numarası:230213eser41
TEKNOLOJİNİN SONSUZ YOLCULUĞU
Sesi algılayıp
kanal değiştiren bir televizyon, içinde yeterince kalıp da bozulmaya başlayan
bir yiyeceği haber veren bir buzdolabı, bir filmin oyuncularına istediğiniz
ismi vermenizi sağlayan bir bilgisayar programı… Yıllar önce yapılması imkansız olan; fakat
teknolojinin günümüzde mümkün kıldığı onlarca şey gibi gerçekleşme ihtimali
olan mucizeler bunlar. Teknolojinin insan hayatını büyük ölçüde kolaylaştırdığı
somut bir gerçek. Mesela bir ev hanımının her işini yapabilecek pek çok
makineye sahibiz. Çamaşırımızı, bulaşığımızı yıkar, etrafı süpürür, yemek yapar
cansız ama maharetli teknolojik ürünler.
Çamaşır makinesinin icat edilmediği zamanlarda yaşayan bir
kadın binbir zahmetle çamaşırlarını
elinde yıkarken, günümüzde çamaşır yıkama işini tek bir düğmeyle makineye
bırakabiliyor bir kadın ve gönül rahatlığıyla ya televizyonun başına geçip
pembe dizisini izliyor ya da komşularıyla oturup uzun uzun sohbet ediyor. Sinema perdesindeki filmler bir zamanlar
siyah beyaz olmaya mahkumken şimdi hayallerimizdeki kadar renkli sinema
perdeleri, televizyon ekranları.
Kullandığımız teknolojik ürünlerin büyük bir kısmı doğadan
esinlenerek ortaya konmuş. Mesela telefon karınca anteninin bir yansıması
uçakların uçabilen hayvanların taklidi olduğu gibi. İnsanoğlunun akıl almaz
teknolojisinin yetersiz kaldığı çok nadir konulardan biri de zaman. Bir tek
zamana söz geçiremiyor, bir tek onu dilediğince yönetemiyor aklımız. Zaman,
sonsuz seyrini hiç bozmazken teknoloji de dünyanın ömründen eksilen günleri
lehine çevirmekte son derece usta. Öyle ki artık insan aklının sınırlarını
zorlayan bir düzeyde teknoloji ve kısa bir süre sonra tüm gereksinimlerimizi
karşılayacağa benziyor. Bu da hayatımıza yeni dostlar katacağımızı ve bambaşka
alışkanlıklar edineceğimizi gösteriyor.
Fazlasıyla rahat bir yaşama kavuşacağız insan aklının
mucizevi sürprizleri sayesinde. Elinizin altında sizi yorgunluktan tamamıyla
uzak tutacak, tüm enerjinizi size bırakacak bir hayat olduğunu farz edin.
Yapmak istediğiniz her şeye vaktinizin kaldığı, neredeyse tüm
sorumluluklarınızdan soyutlandığınız ve ancak hayal dünyamızda gerçek
olabilecek kadar sorunsuz bir hayat demek teknolojinin yapabileceklerinin üst
sınırına ulaşması.
İnsanların çalışmak zorunda olmadığı koşulları yaratabilecek
bir teknoloji pek çok yeni sıfat eklerdi dünyanın özelliklerine. Geçim
sıkıntısının, işsizliğin olmadığı bir dünya, insanların doyasıya eğlendiği bir
dünya, üzerinde yaşayan her bireyin mutlu olduğu bir dünya…
Uzun yıllar sonra yaşam koşullarının ne denli iyileşeceği ve
hayat tarzlarımızın nasıl değişeceği meçhul ama yatağını arayan bir nehir gibi
teknoloji de dört dörtlük bir dünya meydana getirme arayışında çok kararlı.
Bunun delillerini her an her yerde görüyor, onlarla yaşıyoruz.
Teknoloji, tüm ihtiyacımıza cevap verebilecek düzeyde
olsaydı hayat son derece kolay ve zevkli hale gelirdi. Günümüzün en büyük
sorunlarından biri olan hastalıklara hele ki tedavisi henüz bulunamamış
olanlara çözüm üretilmesi daha sağlıklı bir dünyayı getirirdi beraberinde.
Birçok ailenin yüzü güler ve daha sıkı bağlanırlardı insanlar hayata. Ölüm
haberleri azaldıkça karamsarlık da hüzün de tasını tarağını toplar ebediyen göç
ederdi dünyadan. Hastanelerin günümüzdeki yoğunluğunun aksine hiç kalabalık
olmadığı, hatta hiç olmadığı, ilaçlar olmadan da sağlıklı yaşayabilen bir
dünyamız olurdu.
İstediğim her şeye sahip olabileceğimi sağlayacak kadar
ileri bir teknoloji olsaydı şöyle olurdu benim dünyam: mesela hiç kirlenmeyen,
kendi kendini temizleyebilen bir kıyafetim olurdu. Bu kıyafet tüm giyeceklerin
yerini tutabilecek kadar farklı, bir pantolona, bir gömleğe hatta bir çoraba
dönüşebilen ve isteğime göre renk değiştiren mükemmel bir kıyafet olurdu. Her
mevsimde kullanabileceğim şekilde kullanabileceğim şekilde tasarlanmış olurdu
sihirli elbisem. Yazın incecik bir tişört, kışın sıcak ve kalın bir kazak
olurdu. Yağmur aniden bastırdığında ise güzel, havalı bir yağmurluğa
dönüşüverirdi hemen. İçinde sadece bir elbisenin bulunduğu dolabım aslında
dopdolu olurdu böylece. Tek bir kıyafet tüm giyim ihtiyacımı karşılar, başka
elbiseye de ihtiyacım kalmazdı bu sayede.
Her an yanımda taşıyabileceğim kadar küçük bir cihaz olurdu
bedenime sözcülük eden. Öyle ki kan şekerimdeki ani ve küçücük değişimlerinden,
bir hastalığın fark edilmesi mümkün olmayan ilk belirtilerinden hemen haberdar
ederdi beni. Böylece teşhisini en erken şekilde koyduğum vücut
fonksiyonlarımdaki aksaklıkların hemen önüne geçip, hiç sağlık sorunum olmadan
yaşardım. Bir de tüm mutfakların vazgeçilmezi olacak akıllı hem düdüklü bir
tencerem olurdu mesela. Yemeği pişirirken tüm mineralleri ve vitaminleri korur
aynı zamanda yemeği ister istemez içine kattığım yabancı maddelerden,
hormonlardan arındırırdı. Buram buram sağlık ve lezzet kokardı yemekler.
Teknolojik ürünler, verdikleri zararlar en aza indirgenerek
üretilirdi. Aydınlanırken, internete girerken, röntgen çektirirken radyasyona
maruz kalmazdık örneğin. Teknoloji harikalarını kullanırken zamanımız ve
sağlığımız konusunda bilinçli
davranırdık. Daha doğrusu bu konularda bilinçli bir teknolojimiz olurdu.
Çocukların saatlerce bilgisayar ekranına kilitlenerek oynadıkları oyunlar daha
az zararlı olurdu.
Payıma hiçbir
sorumluluğun düşmediği bir hayatım olsaydı eğer, sorumluluklarım için
harcayacağım zamanın hepsini kendime, dolayısıyla sevdiklerime ayırırdım.
Onlarla gönlümce eğlenir, tasasız, sağlıklı, bir çocuk gibi mutlu yaşardım
hayatımı. Sonsuz özgürlük kapılarının anahtarlarını elime veren teknoloji
herkese istediği gibi bir hayat bahşetmişken ben de herkes gibi özgürce
yaşardım. Kim bilir… Belki de böyle bir dünya sandığımız kadar uzağımızda
değildir.